Son zamanlarda kadına karşı ata-erkil toplumun verdiği kararlardan daha çok etkilenir oldum. Birçok şeye “Zorunda” bırakılıyorum. Bu her zaman mevcut olan bir sorundu ama son zamanlarda hayatımı ve hayat kalitemi etkileyen haberler beni bu yazıyı yazmaya itti.
Bir kadın olarak ataerkil kararlar tarafından haklarım ihlal ediliyor. Bu düşünce hakkı olsun, özgür ifade hakkı olsun, kürtaj hakkı olsun, soyadı hakkı olsun, hayatın her yerinde karşıma çıkıyor ve haklarım ihlal ediliyor. Sanatçı Gülşen hakaret etmemeliydi, bu doğru, ama cezası hapis olmamalıydı. Kadınlara o kadar uzun zamandır hakaret ediliyor ki, o kadar uzun zamandır zulüm yapılıyor ki, bir kadın, özellikle muhafazakar kesimin onaylamadığı bir kadın, konuştuğunda onu susturmak için her türlü yönteme başvuruluyor. Bu toplum, halkın değerlerini koruyorsa eğer, söz konusu toplumun yarısını oluşturan kadınlar olduğunda neden susuyor? Cevap basit. Konuşma özgürlüğü yok. Kadın hakları diye bir şey yok. İşte tam da bu noktaya sürükleniyoruz. Bu sadece Türkiye’de değil, Dünya’nın çeşitli ülkelerinde farklı şekillerde ortaya çıkıyor. Birinci Dünya ülkesi olarak adlandırılan Amerika’da bile.
Biliyor muydunuz, bir kadın evlendiğinde Türkiye’de ona sorulmadan soyadı değiştiriliyor. Onun ne istediği sorulmuyor, ismini seçme özgürlüğü tanınmıyor. Biliyor muydunuz, Amerika’da bazı eyaletlerde bir kadın hamile kaldığında artık çocuğunu doğurmak zorunda bırakılıyor. Tecavüze uğrasın uğramasın, çocuğa bakacak durumda olsun olmasın, çocuğu doğurmak zorunda! Hatta, başka bir eyalete gidip kürtaj olmak istediğinde eğer biri onu ihbar ederse, para ve hatta hapis cezasına mağruz bırakılıyor. Bunun gibi o kadar çok örnek var ki dünya üzerinde, malesef saymakla bitmez. Bu verilere göre kadın olmak büyük bir suç, asıl şuç. Ne yazık ki doğuştan seçemediğimiz bir şey kadın olmak. Kadına yapılan saygısızlığın ve yaptırımların ırkçılıktan hiçbir farkı yoktur. Ataerkil toplumun azınlıkları ya da kendilerinden farklı olanları cezalandırmasından başka bir şey değildir şu an yaşadıklarımız. Bir kadının tecavüzcüsü dışarıda elini kolunu sallayıp gezerken, kadın suçlanıyorsa eğer neden o saatte oradaydın diye, kadının hakkı yoktur o ortamda.
Kadın kahkaha atamaz.
Kadın soyadını seçemez.
Kadın akşam dışarı çıkmamalı. Zira başına bir şey gelirse bundan kadın sorumludur.
Kadın usturuplu olmak zorunda.
Kadın çocuk sahibi olmak zorunda.
Kadın çalışmamalı.
Kadın ses çıkartmamalı.
Kadın her şeye rağmen çocuğu dünyaya getirmek zorunda.
Kadın ahlaklı olmak zorunda.
Kadın ahlakını korumak zorunda.
Kadın açık saçık giyinmemeli.
Kadın…
Kadın…
Kadın…
KADIN ZORUNDA…
Kadın kurallara boyun eğmek zorunda. Her ne kadar evrildiğimizi savunsak da, teknoloji ne kadar gelişse de, en basit sınavdan, insan olma sınavından sınıfta kaldık. ‘İnsanlık’ utanılacak bir halde. Bugün o kadın söylediği bir söz yüzünden hapse atılıyorsa, günlük hayatında bir erkekle aynı maaşı hak etmek için iki kat çabalıyorsa, işinden eve döndüğünde evi temizlemesi bulaşık yıkaması vs. bekleniyorsa, her gün sırf kadın olduğu için bir şeylere “zorunda” bırakılıyorsa, insanların evrildiği veya modernleştiği savunulamaz. Kadın erkekten aşağıdadır ataerkil erkeğin gözünde. Bu yanlış kanı bugün ve her gün benim savaş vermeme neden oluyor.
Başkasının hakkına tecavüz etmediğim sürece;
Dışarı çıktığımda kıyafetime, konuşmama, hareketlerime dikkat etmek ZORUNDA DEĞİLİM.
Evlendim diye, bir adamı sevdim diye, içine doğduğum ailenin, hayatım boyunca taşıdığım soyadını değiştirmek ZORUNDA DEĞİLİM.
Karnımdaki fetüsü doğurmak ZORUNDA DEĞİLİM.
Başkaları ne düşünürse düşünsün, onların kalıplarına uymak ZORUNDA DEĞİLİM.
BEN, BİR KADIN OLARAK, ZORUNDA DEĞİLİM.
Boyun eğmeyeceğim. Bir insan olarak doğduğum için bana verilen hakları sonuna kadar savunacak, bu adaletsiz sisteme meydan okuyacağım. Bir erkekten daha çok yorulacağım belki de ama ataerkil sistemin kölesi, bastırmaya çalıştığı azınlığı olmayacağım.
Erkek ya da kadın, size de aynı şeyi öneririm. En önemlisi insan olmak, karşındakine insan gibi davranmak, eşit davranmak. Doğduğum cins yüzünden diğer cinsten aşağıda sayılmalı, diğer cinsle aynı haklarım olmaması gerçeğini reddediyorum. Tek isteğim, kadınların ve erkeklerin bu adaletsizlik karşısında beraber çalıştığını ve sonunda başardığını görmek… İnsanlığın bugün olduğu noktaya baktığımda hayalim gerçekçi değil. Ama deneyeceğim. Kadın ve erkek bedensel farklılıkları yüzünden eşit görünmeyebilir, ama kadın ve erkek insan hakları konusunda eşittir. Bunun aksini söyleyen herkese karşı geleceğim. Benden sonrakiler için çabalayacağım ve haklarımı sonuna kadar savunacağım.
Çünkü ben, bir KADIN olarak, ZORUNDA DEĞİLim.